Okul öncesi kurumlarda çocukları oyun oynarken izlerseniz, kendilerinde var olan yaratıcılık potansiyellerini olağanüstü kullanabildiklerini rahatlıkla görebilirsiniz. Yetişkinler çocuklara yeterli zaman ve uygun ortamlar sağlayabilirse, çocuklar bu gizli güçlerini ortaya koyma fırsatı bulurlar ve çevrelerini ya da iç dünyalarını yansıtan öyküler üretebilir, heykeller yapabilir, köprüler, barajlar kurabilir, evler inşa edebilir ve resimler çizip boyayabilirler.
Okul öncesi eğitiminin en önemli amaçlarından biri çocuğun yaratıcılığının geliştirilmesidir. Yaratıcılığın geliştirilmesinde sanat eğitimi programlarının önemli bir yeri vardır. Diğer bir deyişle sanat programları: Yaşantılara dayalı olmalı, Uygulamaya olanak vermeli, Sanatsal malzemeleri kullanacak beceri eğitimi sağlamalı, Çocuğun estetik duyarlığını geliştirmelidir. Sanat eğitiminin bu dört özelliği, okul öncesi sanat programının temelini oluşturur. Bu sıralanan özellikler birbiri ile bağlantılı olmasına karşın zaman zaman ağırlık birine ya da birkaçına verilebilir.
Çocuklar sanatsal çalışmalar yapmaya her zaman hazırdırlar. Resim, müzik, tiyatro, drama, dans gibi sanat dalları çocuğun yaşantısında oyun olarak kendisini göstermektedir. Sanat, oyunun bir parçası ya da kendisi olarak çocuğun yaşamında hep önemli bir yere sahiptir. Çocuklarla sanatsal çalışmalar yapabilmek için çevre, duyu, duyum, algı, algı alanı gibi önemli kavramların ne olduğu, ne işe yaradığı konusunda bilgi sahibi olunmalıdır.
Öğrenmenin gerçekleşmesinde beş duyunun farkında olunarak kullanılması, duyumsanan şeylerin doğru ve sağlıklı algılanması önemlidir. Bunun için çocuğun farklı alanlarda yaşantılar geçirmesi gerekir. Çünkü çocuk sanat yaparken (resim, heykel, drama, tiyatro, dans vb.) daha günlük yaşantılarından bir olaydan, bir nesneden, bir duygu veya bir kişiden yola çıkar. Bunları göze aldığımızda sanat etkinliğinin çocuklar için öneminin ne kadar önemli olduğunu en iyi şekilde ifade edebiliriz.